Blogda Ara

25.08.2008

SIRTIMA BIÇAK SAPLADILAR; ÇEVİRİP DURUYORLAR (Oktay Yıldırım)

Burası, bu ülke gerçekten benim ülkem mi? Bu sağır, kör, ellerini oynatamayacak kadar bitkin insanlar benim halkım mı? Ne oldu size ey halkım, Türk ulusu, ne oldu sana?

Hangi birini anlatıp, hangi birini yazayım?

Yeter ulan, yeter be tak ettiniz artık.

• Terörle mücadele koordinatörü nedir? Ne iş yapar? Neyi koordine eder? Kimin sözcülüğünü yapar? Bunlar birbirleriyle ne konuşacaklar? Bir tanesi bizi temsil diyor o kadarını anladık, anladık anlamasına da kime karşı temsil ediyor? Bizi temsil etsin diye seçilenler ne iş yapacak bu arada? Ötekisi kimi temsil ediyor bizimkine karşı? Taraflar kimler? Mustafa Güvenç neden şehit oldu ulan, Zülfikar niye sakat kaldı? Siz bir orta yol bulup anlaşasınız diye mi? Neyin pazarlığını yapacaksınız? Ben bu pazarlığa müdahilim, ben bu pazarlıktan alacaklıyım, ben bu pazarlıkta tarafım, bana da sordunuz mu? Diyelim ki bebek katilini asmayı başardınız, dağdakileri de indirip cezalandırdınız, ama güneyinizde bir Kürt devleti kuruldu ses çıkaramadınız, bayraklarını gözümüze sokarak dalgalandırıyorlar seyrediyorsunuz, şimdi biz bu savaşı kazanmış mı olacağız? Bu mudur?

• Diyarbakır belediye başkanı çıkıp bu provakasyondur, diyor. Nereden biliyorsun? Diyen yok. Ahmet Türk terörist bile diyemediği eli kanlılara ateş kes çağrısı yapabiliyor, senin hukukun ne, kes diyebiliyorsan ateş et de diyebiliyor musun? Diye soran yok. Diyarbakır'da kan gövdeyi götürüyor, bölücüler ayaklanmış, çaputlar açılmış, kepenkler kapatılmış, devlet nerede? Bilen yok. Yeğeninin eline kaleşnikof'u verip gezdirmek değil marifet, oğlunun eline ver de askere yolla diyen yok, diyen olsa da duyan yok. Bak ikisi daha yan gelip yatacak bu gün, bir avuç toprakla beraber kıbleye doğru ve başlarında birer mezar taşıyla, analarından gayrı haberi olan yok.

• Elin Amerikalısı, şehit polis ailelerini ziyaret edip 10,000 dolar para veriyor. Bu parayı kabul edene; “eşin veya oğlun yaşasaydı sana ne derdi?” diye sorsan verecek cevabı yok. “Senin bu dernekten içeriye girmeye hakkın yok ki burası bir mabet gibi şehitlerimizin hatıraları ile doludur, varlığın bile bu kutsiyete zarar verir” diyen yok. “Ne barışı ulan, ben bir ülke ile savaşmıyorum; teröristle barış olmaz haddi bildirilir, kafası ezilir!” diyen yok. “Sen hangi hak ve hukukla benim askeri operasyon yapıp yapmayacağıma karışıyorsun?” diye soran yok.

• Papa açmış ağzını, kelimeleri ağzından döke saça konuşuyor, bu bir monolog. Diyalog tellallarına; “bu ne iştir, siz bu adamla diyalog yaparken size de bunları mı söylüyordu?” diye soran yok. ”Peygamberine hakaret edenle, seni kabul etmeyenle neyin diyalogunu kuruyordun?” diye ben sorsam. Üzerine alınıp cevap veren yok.

• Şehit tabutlarının üzerindeki bayrakların kırmızısından yeni ve kalın çizgiler çizildi halkımın beynine ve onuruna, kafasını evinden çıkarıp, “yeter ulan” diyen yok. “Ordum var, kullanamıyorum, atım var binemiyorum, kılıcım var kuşanamıyorum, düşmanıma düşmanlık bile edemiyorum, bana kim dost olur?” diye sorsam bilen yok. Le Figaro bile halimize acımış ta hakkımızı savunuyor. “Ey erbabı kalem kime pazarlandınız?” diye sorsam ses, seda yok.

• “ Çete diye ortalığı ayağa kaldırdınız, Danıştay dediniz tutmadı, Şemdinli tutmayacak, Atabeyler dediniz iftira çıktı, yazdınız çizdiniz bir dünya, bu yalan bilgileri size kim verdi? Diye sorsam diyecek erdeminiz yok. Murat Eren ve Erkut Taş ordudan ayırıldılar, sizin için defalarca ölüme atılmışlardı, aileleri ve onlara karşı sorumlulukları vardı, artık ordu mensubu değiller ama suçlu da değiller, sizler mutlu musunuz?” diye sorsam alacağım cevaptan korkarım.

• Türk ordusu yazmışız yanına da “Turkish Armed Forces” eklemişiz.

• Adamın teki kundaktaki bebeğe İngilizce öğretecekmiş.

• Bir gazete Ayasofya camiinden, Ayasofya binası diye bahsediyor.

• Öbürü “Merkel o kadar da ters değil” diyor.

• “Bir başkası falancanın göğüslerini ve bilmem neresini anlatıyor, şehitler beşinci, altıncı sayfalarda küçük karelerde, vicdanınız nerede ulan?” desem verecek cevapları yok.

Etrafıma bakındıkça, gördüğüm hissizlikten, duyarsızlıktan, sağırlıktan ve körlükten aklımı kaçırmamak elde değil. Yazacak ve diyecek ne kalmış:

“ YETER ULAN YETER BE, TAK ETTİNİZ!”

“VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN”

OKTAY YILDIRIM

15 Eylül 2006

Hiç yorum yok: