Blogda Ara

15.07.2008

Borsa Çıkarken Türkiye Nasıl Batar? - Erol Manisalı

- ''Kıbrıs görüşmelerinde Brüksel ve Washington memnun, borsa fırladı, rekora gidiyor'' haberleri ortalığı kaplamış. Kıbrıs satılıyor ve aynı anda borsa rekora gidiyor, ilginç ''örtüşme'' ; daha doğrusu ''tersine korretasyon'' demek uygun düşüyor.

- Nasılsa, aynı şeyi 6 Mart 1995'te gümrük birliği ile AB'ye (ve Batı kapitalizmine) tek yanlı bağlanırken de rekorları görmüştük. Türkiye sömürgeleşirken borsa yükseliyordu.

- Yine ne tesadüftür ki Aralık 1999'da Helsinki doruğunda Türkiye için, Kıbrıs-Ege koşulu, ''sahte adaylık'' statüsü getirilirken de rekorlar konuşuldu.

- Buna karşılık geçen yıl Irak tezkeresi reddedilince borsa düşmüştü.

Kıbrıs, Ege verilirken bizim borsa yükseliyor; ABD'nin ve AB'nin talepleri yerine getirilirken borsada iyi gelişmeler oluyor. Hatta bizim pamuk, mısır, tütün, pancar, çay üreticisini iflas ettiren kanunlar Meclis'ten geçerken borsa yine yükseliyordu.

Öte yandan IMF'nin işçiyi, memuru, köylüyü ezen talepleri karşılanırken borsa çıkıyordu. Affedersiniz ama bizim borsa gerçekten Türk halkına yarar sağlayan bir kurum olabilir mi?

Türkiye'nin ulusal çıkarları yerle bir edilirken köylü, işçi, memur ve ulusal sanayici geriletilirken borsa ileriye gidiyor. Bu işte bir terslik var, bu borsa bizim borsamız olamaz. Sıralayalım:

- Kıbrıs, Annan Planı marifetiyle AB'ye (ve Yunanistan'a) teslim edilirken borsa yükseliyor.

- Dış ticaret açığımız hızla büyürken, dış borcumuz hızla artarken borsada yine yükselme görülüyor.

- Çokuluslu şirketler Türkiye pazarını ele geçirirken borsada yine ''hayırlı'' gelişmelerin olduğu ortaya çıkıyor. Hayrının kime dokunduğunu iyi görmek gerekir.

O zaman bu borsanın bizim değil, Türkiye üzerinde hesaplarını yürüten Batı kapitalizminin borsası olduğu sonucu çıkmaz mı?

Kimin borsası bu?

Türk halkı siyasi, iktisadi, kültürel olarak kaybederken ''iyiye giden'' borsa kesinlikle bizim borsamız olamaz. Bizim içimizde, Batı kapitalizminin, onların dev şirketlerinin ve siyasi merkezlerinin bir borsası haline gelmiş olmuyor mu?

Bunun en çarpıcı örneğini Annan Planı dolayısıyla yaşadık.

- KKTC'de, Türkiye tarafında değil de ''Rumların, AB'nin ve ABD'nin yanında duranlar'' ilerledikçe borsa da yükseliyordu.

- Karen Fogg 'un, Verheugen 'in, Weston 'un hakaret ve dayatmalarına Ankara sessiz kaldıkça borsa iyiye gidiyordu.

- ABD'nin ve AB'nin mısır, tütün, şeker, sigara tekellerinin Türk köylüsünü ezen yeni düzenlemeleri Meclis'ten geçtikçe borsa düzeliyordu.

- Kırk yılda bir, ''tezkereyi'' reddederek ulusal çıkarlarımızı koruduğumuz gün ise borsa düşüyordu.

Soruyorum size, bu borsa bizim borsamız olabilir mi? Başımıza felaketler getirildikçe yükselen bir borsa, arada iyi bir şeyler yaptığımız zaman ise düşen bir borsa, nasıl bizim olabilir?

Dışarıdaki Türkiye ve borsa

Bunun sebebi çok açık ve basittir. Türkiye Batı kapitalizminin içine alınmamış, özellikle itilmiştir. Kapitalist düzenin ''kaybedenler tarafına'' oturtulmuştur.

Bu nedenle Brüksel, Washington kazandıkça, Batı kapitalizminin çokuluslu tekelleri Türkiye pazarını denetimleri altına aldıkça borsamız da yükselmektedir. Çünkü borsamız, Batı kapitalizminin Türkiye'deki uzantısı olarak algılanmaktadır.

Batı'daki ülkeler ve onların şirketleri kazandıkça borsa da yükselmektedir: Batı'nın yalnız iktisadi değil siyasi, askeri ve kültürel talepleri yerine getirildikçe borsa da coşmaktadır.

AB ve ABD'de büyük şirketler kazanırken ülke ekonomisi de yükselir: Frankfurt, Londra, New York borsaları yükselirken ekonomileri de kazanır. Çünkü mikro gelişmeler ile makro gelişmeler arasında hem örtüşme hem de tamamlaşma (dışsallıklar) vardır. (*)

Buna karşılık Türkiye ve benzerlerinde bu örtüşme yoktur. Dışa bağımlı holdingler kazanırken ülke kaybeder; borsa yükselirken çiftçi, işçi, memur, ulusal sanayi zarara uğrar. Çünkü Türkiye gibi ülkeler, şirketleri ve yönetimleri ile dışa tek yanlı bağlanmışlardır.

Sorunlarımıza çözüm ararken ''ulusallığın'' niçin bu kadar önemli olduğunu bu çerçeve içinde değerlendirmek gerekir.

Kıbrıs verilirken borsanın yükselmesinin ardındaki ''keramet'' bundan kaynaklanıyor; bu net bir gerçektir, tabii görmek isteyenler için...

(*) Dünyada ve Türkiye'de Büyük Sermaye, Der Yayınları, 2003.

Erol Manisalı Cumhuriyet / Bıçak sırtı / 2 Nisan 2004

Hiç yorum yok: