Blogda Ara

12.07.2008

GAZİLER - Oktay Yıldırım

Küstürün gazileri, hapse atın, ceza verin onlara

Değişiyoruz yavaşça, değerlerimizi yitirerek, yozlaşarak, tükenerek değişiyoruz. Eskiden dokunulmaz olan, kutsal olan ne varsa teker teker değişiyor dimağlarımızda. Değiştiriyorlar.

Değişimi zaman zaman yazdığımız yazılarda dile getirmeye çalıştıysak ta en çarpıcı örneklerinden birini yazmak bu güne nasip oldu. Gaziler. Vatan için yarım kalan, kan döken gaziler, bizim gazilerimiz, vatan yani, vatanı yüreklerinde taşıyanlar, vatan için ölecek yüreğe sahip olanlar. Bir tanesi ve benim çok sevdiğim bir tanesi Gazi Savaş. Daha yirmili yaşlarında, milli okçu, yazar, sürekli kendini geliştiren ve sürekli, hizmet etmek için çabalayan bir adam. Hala asker, yürüdüğünde bir dağ yürüyor zannedersiniz, öyle heybetli gösterişli bir arslan namzedi.

Geçenlerde gaziler günü ile ilgili bir makalesi yayınlandı. Yazdıkları insanın içini yakıyordu. KEMAL’İN ASKERLERİNDEN BAŞKOMUTANLARINA MEKTUP başlıklı bir yazı. 19 Eylül gaziler günü tüm gazilerin çalıştıkları işyerlerinden izinli olması gerekirken, törenlere iştirak etmesi gerekirken çalıştırılmayı, hamallık yaptırılmayı, itilip kakılmayı, azarlanmayı, hakarete uğramayı hak etmediklerini anlatıyordu. Anlatırken başına gelecekleri biliyormuşçasına, bu yazı yüzünden beni işten de kovarlar diye yazmıştı Savaş.

Aslında haksız da sayılmazdı, şehit babasının 11 ay 25 gün cezalandırıldığı, askerlerin yan gelip yattıkları ve içki alemi yaptıkları için başlarına çuval geçirildiğinin bir emniyet amiri tarafından fütursuzca dillendirildiği, başbakanın yan gelip yatmakla ilgili veciz sözlerinin gündem oluşturduğu bir ülkede, bir gazinin lafımı olurdu? Elbette itilip kakılabilir ve cezalandırılabilirdi.

Ve Savaş haklı çıktı. Bu gün yazılı savunmasını çalıştığı iş yerinin genel müdürüne verecek. Neden mi? 19 Eylül günü izinli olması gerekirken çalıştırıldığını anlatan, diğer gazi arkadaşlarının sorunlarından bahseden yazısı yüzünden. Evet, yanlış duymadınız, sadece bu yüzden. O yazısında bazıları gibi Türklüğe hakaret etmedi. Türk ordusuna veya devletin kurumlarına hakaret etmedi, bölücüleri ve bebek katillerini ululamadı. O bir Gazi olarak, yani bizden, sizden, işyerindeki genel müdüründen, insan kaynakları müdüründen, uğruna yarım kaldığı milletinden, sakatlığına rağmen bir sporcu olarak onurla temsil edip bayrağını defalarca yükselttiği devletinden alacaklı olarak, vefa, iyi niyet, hizmet, sadakat, güler yüz ve insanlık alacaklısı olarak yaşadığı bazı sorunları yazdı.

Çok bir şey istemiyordu, sadece hakkı olan bir şeyi istiyordu, “insanca muamele”. Ve sırf bu yazıyı yazdı diye bir sürü hakarete maruz kaldı ve yazılı savunması istendi. Bunları telefonda konuşurken öğrendim, kahroldum bir kez daha.

Doğru beyler, siz haklısınız, ben ve Savaş haksızız. Suçluyuz. Siz doğrusunuz.

· Kafasına çuval geçirilen askerler, içki alemi yapıp sayın başbakanın dediği gibi yan gelip yatmasalardı başlarına çuval geçirilmezdi. (Bir emniyet amiri)

· Bu nota müzik notası değildi, öyle olur olmaz verilemezdi.( Başbakan)

· Ordu öyle her konuda konuşmamalıydı.(Lagendjik)

· 301. Madde kapı numarası değildi. (Adalet bakanı)

· Mustafa Kemal terk edilmeli ve PKK ile masaya oturulmalıydı. (Anrew Duff)

· Gazi Savaşı savunmasını almanız yetmez onu hapse atın ibret olsun tüm gazilere hatta sorunu kökten çözün, çıkarın Ulus meydanında asın onu, suçludur çünkü vatanına ve onun değerlerine sahip çıkmıştır, Gazi olmuştur.(Bir vatan evladı, Gazi Savaş’ın Komutanlarından, onu göreve götürüp onunla savaşanlardan biri- Oktay Yıldırım)

· Sonra da bu yazıyı yazdığım için beni yargılayıp asın, Gazi kıyımı gününüz kutlu olsun.

Yinede, size ve her şeye rağmen;

“VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN”

OKTAY YILDIRIM

Hiç yorum yok: