Blogda Ara

27.08.2008

TÜRK SİNEMASINDAN SEÇMELER

-Güzel oldugunuz kadar küstahsınız da.

-Anneciğim, ben bu amcayı çok sevdim. Ona baba diyebilirmiyim?

-Bana annemi tekrar anlatır mısın babacığım? Senin annen bir melekti yavrum.

-Neden ağlıyorsun anneciğim? Hayır yavrum ağlamıyorum. Gözüme toz kaçtı.
-Benim de senin yaşlarında bir oğlum vardı evladım.

-Seni sevmiyorum, seninle oyun oynadım, bunu anlamadın mı hala. ( Aktor veya aktrist amansız bir hastalığa_genellikle ince hastalığa_ tutuldugu zaman sevgilisine soyledigi ilk cümle.)

-Annen sen doğarken öldü yavrum.

-N'olur gercegi söyleyin doktor yaşayacak mıyım?

-O kızla evlenirsen, seni mirasımdan mahrum, evlatlıktan men ederim.

-Nayır Necla, n'olamaz.

-Hayır siz kovmuyorsunuz, ben vazifemden istifa ediyorum.

-Tanrım, bu resim... bu resim... -Ben fakir bir gencim, sen ise zengin bir fabrikatörün kızısın.

-Biz ayrı dünyaların insanıyız.

-Aman tanrim, göremiyorum... Göremiyorum.. Kör oldum.

-Görüyorum... Görüyorum..

-Evlenince pembe pancurlu bir evimiz olacak

. -Aman Allahım, ne kadar mesudum.

-Hayir.. Durun..! Kemal suçsuzdur.. Aradığınız suçlu benim !

-Bizim bu dunyada yaşamaya hakkımız yok mu be hakim bey abicim. Ha? -Bu ses.. Bu ses.. Olamaz, git.. Git buradan.. -Vücuduma sahip olabilirsin ama ruhuma asla.

-Üstlendiğin vazife çok mühim Kemal, bu görevi layikıyla yapacağindan eminim.

-Ben kör bir gencim, hayatımı keman çalarak kazanırım. Rica ederim duygularımla oynamayın.

-Sen arkadaşımın aşkısın.

-Sizi ebediyete kadar bekleyeceğim.

-Lütfen haddinizi biliniz. -Metanetinizi muhafaza ediniz. Tanrıdan ümit kesilmez.

-Tanrım ne kadar bedbahtım. -Bana yıllar once cılgıncasına sevdiğim bir kadını hatırlattınız...

-Babanın kanını yerde koma oğul.

-İşte bana yazmış olduğun aşk dolu mektuplar. Meğer hepsi yalanmış. Al bunları.

-Hayır Tamer... Olaylar sandığın gibi değil.

-Fakirsin sen.. Fakir.. Fakir..

-Beni paranla satın alabilecegini mi sandın? -Bu resimdeki amca kim anne?

-Sen kaç yigidim, ben onları oyalarım. -Hayır.. Hayır.. Tertemiz hislerimle oynadın benim.

-Biliyordum.. Ölmediğini biliyordum Rıfat.

-Oh ne saadet. -Yaa Justinyanus, işte buna Osmanlı tokadı derler. -

Yettim yiğidim. -Yavrum İstanbul sana neler etmiş?

-Saadet dolu yuvamıza kara bir gölge düşürdün. -Bizim gibi insanlar şerefleri için yasarlar, namuslari için ölürler. Ama sen bunu anlayamazsın. -Ben artık yarım bir insanım.

-Çocuğumun ameliyat parası için yaptım herseyi. -Ağlamak istiyorum. -Demek ikimizde aynı kadını sevdik.

-Olmadı Neriman, yapamadım.. Seni unutamadım.

-Ben sırtımda tas taşır, yine seni okuturum yavrum. -Söyleyemedim anne, babamın simitçi olduğunu yine söyleyemedim !

-Son nefesimde herseyi itiraf etmek istiyorum. Katil benim.

-Demek aşkımız bir yalandı.

-Parayla saadet olmaz evladım, bunu sakın unutma.

-Tanrım neden, neden ben!

-N'allahım...sen sen ...bu ses n'olamaz...

Hiç yorum yok: