Dünyanın ve dolayısı ile insanlığın milyonlarca yıl evveli nasıl yok olup gittiğini düşünen var mı? Bir süredir bunu düşünen ve devasal paralarla gerçekleştirilen bir proje ile bir takım ilim ve bilim adamları bu yok oluşun nedenlerini ve nasıllarını bulmaya çalışıyorlar.Şimdiden pek çok kişi bu devasal projenin sonuçlarını merak ediyor.
BİR KİŞİ HARİÇ...
BEN!!!
Çünkü dünyanın ve ona bağlı olarak insanlığın milyonlarca yıl evveli nasıl yok olup gittiğini anlamak için bunca zahmete bunca eziyete hiç gerek yok. Bu gizemi anlamak ve çözmek için Türkiye’ye bakmak yeterli de artar bile.
Neden Türkiye? Bu denli ağır itham edilecek ne yaptı!
Neden biliyor musunuz?
Haydi beraber bakalım…
Çok çok gerilere gitmeye Maraşları, Sivasları, Gazileri anlatmayacağım. Hatta devletin 5 yıl boyunca aradığı Sivas katliam sanığını AKP’li İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin bu 5 yıl boyunca memur olarak çalıştırdığını ve bu katilin İstanbul’un göbeğinin tam orta yerinde ancak jandarma tarafından yakalana bilmesini de yazmayacağım.
İŞTE KÖRÜN GÖRMEDİĞİ
SAĞIRIN DUYMADIĞI
***Hızlı tren dediler teknik ve bilim adamlarının ısrarla olmaz demelerine aldırış etmeden ben yaptım oldu mantığıyla onlarca insanı katlettiler, bir o kadarını sakat bıraktılar.
Ortaya çıkan tablo 39 ölü , 89 yaralı tarih 22 temmuz 2004
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***Sivil Havacılık Müfettişlerinin 60 kurus buldukları ve uçamaz raporu verdikleri o zamanın World Focus’u şimdikinin ANK AIR havayolları firmasının Atlasjet’e kiraladığı uçak akıl almaz bir şekilde tarifeli uçuşa başlatılır. Ve bu uçan tabut Ispartada çakıldığında içindeki 50 yolcu ve 7 mürettebata mezar oldu. Tarih 01 Aralık 2007
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***SİEMENS firmasının Türkiye dahil 20 ülkede 2.1 milyar dolar rüşvet verdikleri, Türkiye’de dağıtılan 57 milyon Euro rüşvet verilenler arasında bir bakanın da olduğu mahkeme kayıtlarına düşüldü.
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***Rusya’nın 7 Haziranda 2008 Türkiye’den ithal ettiği domateslerde yüksek miktarda ve sağlığa zararlı tarımsal ilaç bulunduğu nedeniyle vatandaşlarına yedirmeyip gümrüklerinden geri gönderdiği zehirli domatesler bir tarım bakanlığı yetkilisinin ‘’hiçbir yere gönderemeyeceğimize göre iç piyasaya vereceğiz’’ sözü doğrultusunda yarısı çiğ tüketim olarak iç piyasaya verildi.Afiyet şekerlerle bu zehir ihtiva eden domatesleri bir güzel yedik. Diğer yarısı mı? Sabredin onlar salça oldu az bir zaman içinde onlarda mutfaklarımızda yerini alacak ve afiyetlerle bünyemize çoluk çocuk katacağız.
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
*** Ukrayna'daki Çernobil Santralinde 26 Nisan1986'da meydana gelen tarihin en büyük nükleer kazasının Türkiye'deki etkileri çok tartışılmıştı. O dönem gümrüklerden geri gönderilen ihraç çaylar dönemin yöneticilerinin şovlarıyla iç piyasaya verilmişti. Yine gümrüklerden geri gönderilen radyasyonlu fındıklar Milli Eğitim Bakanlığının organizasyonuyla paketlenerek okullarda öğrencilere dağıtılmıştı. Sonuç mu? Aradan geçen 22 yılda Türkiye’de kanser patlaması zaten o zaman bu faciaya patlak verdiğinde bilim adamları sonuçlarını 15-20 yıl sonra ortaya çıkar diye bir taraflarını yırtmışlardı her zaman ki gibi ipleyen olmamıştı.
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***Türkiye’nin 3 büyük şehrinde yaşayan insan sayısı neredeyse bütün ülke nüfusunun yarısına yakın. Bu denli yoğun nüfusun olduğu İstanbul,Ankara ve İzmir de insanlara açık ve net alenen göz göre göre dışkılı su içiriyorlar.Ve yöneticileri bu 3 büyük şehrin utanmadan ar damarları çatlamışcasına adeta senin suyun daha çok b..klu benim suyum daha az b..klu diye birbirlerine üstünlük kurma savaşı içine girdiler. Bir aklı başında aklı selim de çıkıp demiyor hastirin ulan hastirin azda b..k çok da b..k topunuz birbirinizde b..k…demiyor diyemiyor.
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***2002-2003 yıllarında 150 kişiye KKKA tanısı konulurken, bu hastalıktan hayatını kaybedenlerin sayısı 6 oldu. 2004 yılında tespit edilen 249 vaka sonucunda 13 kişi hayatını kaybetti. 2005 yılında vaka sayısı 266'a çıktı ve yine aynı yıl içinde 13 kişi hayatını kaybetti. 2006 yılında 438 kene ısırması ve KKKA hastalığı sonucu 27 kişi hayatını kaybederken, 2007 yılında vaka sayısı 717, hastalıktan hayatını kaybeden sayısı ise 33'e yükseldi. 2008 yılında ise, şu ana kadar 43 kişi hayatını kaybetti. 2002 yılından bu yana Türkiye'de KKKA'dan dolayı yaşamını yitirenlerin sayısı 131 oldu.
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***Son bir ay içinde başkent Ankara’nın orta yerinde Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 47 tam 47 tane miniminnacık bebek yaşama merhaba dedikleri bir anda anlaşılamayan anlatılamayan bir gariplikte öldüler. Tam da birilerinin en az 3 çocuk yapın dediği bir dönemde. Merak işte bir tekine gerekli itinayı gösteremiyorken 3 taneye ne yapacaksınız.
GEÇİNİZ…GEÇTİK ZATEN…
***Konya diye bir şehir ve bir Kuran Kursu, yok yok aslında Yurt,hayır okul,yok kurs amannn işte her neyse. Zaten oranın aslen ne olduğunu en tepedekide bilmez en aşağıdakide. Tam 18 körpe fidana mezar oldu sorumsuzların işbaşında olduğu garabet diyarında.Allah’tan hukuk işlemeye başladı birilerinin pek de hoşuna gitmemiş de olsa ve ölüme sebebiyet verenler tutuklandı. Ama ama o da ne anneler babalar yani şu minik bedenleri kalleşçe ellerinden alınanların anne ve babaları ‘’çocuklarımız diskoda ,plajda,eğlencede,köpük banyosunda,sarhoşken ölmedi. Takdiri ilahi kimseden şikayetçi değiliz’’ diyorlar…
Yok yok şaka, kötü bir şaka kesin kamera şakasıdır bu.
Donarmısın ,yoksa memleketin en yüksek binasına çıkıp dalarmısın aşağıya aşağıya. Nasıl bir kimyadır bu, nasıl bir arguman. Hangi ekosu inasana bunu söyletir.Hangi güruhluğun hangi insanlıktan çıkmışlığın portresine gark olmaktır bu. Yazık hemde çok yazık…Ey bilim adamları eyyy ilimciler proflar üniversiteler ne dünyanın ne de insanlığın nasıl yok olup gittiğini arayıp bulmak için boşa tüketmeyin zamanınızı boşa harcamayın milyar dolarlarınızı. İnsanlığın nasıl yok olup gittiğini anlamak ve görmek için bir tek uçak bileti alıp Türkiye’ye gelmeniz yeter de artar bile. Bir insanın can parçasının sorumsuzca katledilmesine bu bakış açısı başka nasıl izah edile bilinir. Evet yaşayanlar insanlığın Türkiye’de resmen bittiğinin tasdikleşmiş onaylanmış resmidir bu.
Yazık yazık milyon kere milyon yazık…Dost acı söyler dostlar ve asıl büyük tehlike kapınızı aşındırıyor şuan da. Konya’nın arıtılmayan kanalizasyonu Tuz gölüne akıyor, Tuz gölünün tuzunu da bütün Türkiye tüketiyor.
GEÇİNİZ…SİZ BİLİRSİNİZ…
Blogda Ara
4.08.2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder