Blogda Ara

25.08.2008

GAZİLER GÜNÜNDE; TSK Rehabilitasyon Merkezine Gazilerin Girmesini Kim Engelledi? - Oktay Yıldırım

Günlerden beri basında yer alan, internet sitelerinde duyurulan miting bu gün yapıldı, Gaziler vakfının düzenlediği ve şehit aileleri ile gazilerin ve duyarlı vatandaşların katılımlarının beklendiği, tüm Türk milletinin gazilerinin yanında olacağının düşünüldüğü bir mitingdi.

Öyle mi oldu dersiniz?

Oradaki çocuklara destek olmak için gelen kalabalığın sayısının 500 kişi kadar olduğunu, bunların da 100 veya 150 kadarını gazilerin ve şehit ailelerinin oluşturduğunu anlatıyordu arkadaşlarım bana. Türk halkına bu noktada teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Fındık için veya üzüm için gösterdikleri hassasiyeti gazilerine göstermedikleri için. Her şehit cenazesinde dokunaklı sloganlar attıkları ama iş yanlarında olmaya gelince orada olmadıkları için. Duyarsızlıkları için. Millet olma ve milleti için fedakârlık edenlere sahip çıkma bilinçleri için. TEŞEKKÜR EDİYORUM(!)

Ben mitinge katılamadım, İstanbul’da idim ama katılan arkadaşlarımdan duyduklarım canımı çok acıttı. Olsundu bizim canımız acımaya alışıktı zaten, bir eksik bir fazla ne fark ederdi.

26 Ekim tarihinden itibaren T.S.K Rehabilitasyon ve Bakım merkezine giriş ve çıkışların yasaklandığını, ameliyat olan arkadaşlarını bile görmek için içeri alınmadıklarını anlattı bana birkaç gazi arkadaşım.

Hatta içerde yatan gazilerden bazılarının, paralarının bittiği için yakında bulunan Bilkent üniversitesi içindeki bankamatikten para çekme taleplerinin bile reddedildiğini anlattılar.

30’u rehabilitasyon merkezinde kalan diğerleri de Ankara’da ve çevre illerde ikamet eden, sayıları 50- 60 kadar gazi bu gün Tandoğan meydanında düzenlenen mitinge katıldıktan sonra merkeze geri döndüler ancak içeri alınmadılar.

Sabah saat 10:00 da başlayan miting anıtkabir’e çelenk konması ile başlamış ve bazı gazilerle onlara destek olan ve bu mitingi düzenleyen gaziler vakfı yöneticilerinin konuşmaları ile son bulmuş. Daha sonra otobüslerle rehabilitasyon merkezine doğru yola çıkmışlar fakat merkeze geldiklerinde yani saat 13:00 sularında, bakımevi ve otel kısmında kalanlar hariç içeriye alınmamışlar ve gerekçe olarak mitinge katılmış olmaları gösterilmiş.

Dışarıda oturduğunu fakat içeride arabası olduğunu ve onu alıp çıkmak istediğini söyleyen Gazi Ömer bile içeri alınmamış. Bu arada rehabilitasyon merkezi komutanı Tuğg. Mehmet Ali Yıldırım sivil kıyafetli bir şekilde nizamiye bölgesine gelerek ikinci bir emre kadar mitinge katılmış olan gazilerin içeri alınmaması konusunda yeniden emir vermiş.

Bu esnada konuşmak için yanına giden bir gaziyi “burası dingonun ahırı değil, buraya kimin girip çıkacağını ben belirlerim” diyerek azarlamış ve o çocukta dışarı çıkmak durumunda kalmış.

Bu olaylar yaşanırken olay yerine Türkiye Gaziler Vakfı üyeleri ve gazeteciler gelmiş, basın mensuplarının görüntü almaya ve bazı gazilerle konuşmaya başlamasından sonra, Nöbetçi amiri gelerek içeri girebileceklerini söylemiş.

Daha sonra merkez yetkililerince basına bir yanlış anlaşılma olduğu yolunda açıklamalar yapılmış. Hatta bu sırada merkeze antrenman için gelen karagücü sporcularından iki sivil bayanın içeri alındığını ve kendilerinin alınmadığını da söylediler. Olaylar bu hale geldikten sonra ise gazilerin toplu bir şekilde içeri alındığını anlattılar.

Buraya kadar anlattıklarım, bana 28 Ekim günü orada bulunan bazı gazi arkadaşlarımın anlatımlarından ibaret, benim merak ettiklerim başka şeyler.

* Gaziler söz konusu mitinge katılarak bir suç mu işlediler?
* O rehabilitasyon merkezi kimler için yapıldı?
* Eğer gazilerin o mitinge katılmaları bir suç ise bunun bir yaptırımı var mıdır?
* Bu yaptırım kim tarafından ve ne şekilde uygulanmaktadır?
* Dingonun ahırı neresidir?
* Dingonun ahırına kimler girer?
* Gaziler bu sınıfta mıdır? Değillerse bu nasıl örneklemedir?
* İçeriye alınmama gerekçeleri nedir?
* Bu yaşanan olaylar gazilerimizin psikolojilerini nasıl etkilemiştir ve bu birilerinin umurunda mıdır?
* Şayet bu yaşanan talihsiz olayda bir suç ve suçlu varsa bu kim veya kimlerdir?
* Bu kişiler hakkında nasıl bir işlem yapılmıştır veya yapılacaktır?
* Bu çocuklar, bizim vatan evlatlarımız değil mi? Her törende kahraman gaziler diye başlayıp vatan size minnettardır diye nutuklar attığımızda, kastettiklerimiz bu çocuklar değil mi?
* Bu minnettarlık nasıl gösterilmektedir veya nasıl gösterilmelidir?
* Acaba içeride tedavi gören gaziler de bu tip davranışlara maruz kalıyorlar mı?

Bu sorular benim cevaplarını merak ettiğim sorular, eğer benimle telefonda konuşan arkadaşlarım, birer yalancı ve komutanlarını suçlamak için fırsat kollayan vatan hainleri değil de gerçekten vatan mücadelesinde diyet ödemiş kahramanlar ise ki ben öyle olduklarına inanıyorum, bu nasıl iştir efendiler?

Daha önce bir gazi kardeşimin, çalıştığı iş yerinde maruz kaldığı kötü muameleyi anlatmıştım(Küstürün gazileri başlıklı yazım) ve ülkenin içinde bulunduğu şu günlerde o çocuklara daha bir sıkı sarılmamız gerektiğini vurgulamaya çalışmıştım. Pek iyice anlaşılmamış veya ciddiye alınmamış olacak ki bu olaylar yaşanmaktadır. Bir kez daha anlatayım;

* Terörist başı hala nefes alıyor ve yakında belki de bir siyasi partinin lideri olarak siyaset yapacakken,

* Dağdan inen her terörist ”ben suçsuzum” deyince serbest kalıyorken,

* Ortalıklarda bayraklarımız yakılıyorken,

* Ayaklanma provaları ve devlete meydan okumalar almış başını gitmişken,

* O çocukların ayaklarını koparanlardan meclis çatısı altında bile “sayın” diye bahsediliyorken,

* Şehit babaları 11ay 25 gün ceza alıyorken, hem de oğlunun cenazesinde yüreğindeki yangını ifade etti diye,

* Birileri kalkmış cumhuriyeti ve onun kazanımlarını tartışıyorken,

* Sınırlarımızla oynanıyor, hakaretler ediliyor, kakofonik benzetmeler yapılıyorken;

Bu çocukların yeterince canı yanı yanıyor zaten, birde kapılardan sokmayarak bunu sizler de yapmayın. Daha dünkü yazımda söylemiştim şimdi içimi bir korkudur sardı; gerçekten göç geriye döndü de bizim haberimiz mi yok?

Ve bu gün 29 Ekim Ruhlarınız şad olsun benim kahraman arkadaşlarım, ruhlarınız şad olsun.
Buna karşı olan herkese ve her şeye rağmen;


“VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN”

OKTAY YILDIRIM
29 Ekim 2006

Hiç yorum yok: