Basının son günlerde üzerinde en fazla enerji harcadığı haber, yedi masum insanı sırf zevk için öldüren seri katiller. Öyle bir psikolojik yapıya sahipler ki birbirlerine nazire olsun diye hiçbir suçları veya kendileri ile hiçbir ilişkileri olmayan, ilk defa karşılaştıkları kişileri acımadan katledebiliyorlar.
Bunları yapmalarının somut bir nedeni yok. Toplumsal yozlaşma ve yaşanan sosyal patlamanın sebep olduğu yeni bir insan profili ile karşı karşıyayız. Hasta ruhlarını tatmin için can alan bu profil kimin eseri sorusunun cevabını İsrafil Kumbasar 27 Ekim tarihli yazısında işaret etti.
Aslında değinmek istediğim konu bu zavallı ve hastalıklı ruhların kimlerin eseri olduğu konusu değil.
Affedilme ihtimalleri var mıdır onu merak ediyorum. Şimdi nereden çıktı bu demeyin, Yiğit Tekçe ilk önce zevk için işlediğini söylediği cinayetleri, adliye çıkışında “cinayetlerle bir ilgisinin olmadığını” söyleyerek reddetti. Ben suçsuzum dedi.
Tıpkı “TERÖR ÖRGÜTÜNDE YEDİ YIL KALDIM HİÇ BİR EYLEME KATILMADIM” diyenler gibi. Aralarında bir fark var mı sizce? Bence yok.
İsterseniz küçük bir karşılaştırma yapalım;
* Teröristler; Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek için silahlı eylem yapan bir terör örgütünün üyesi.
* Seri katiller; Hiçbir örgüte üye değiller ve canlarımızdan daha aziz bu vatan üzerinde hiçbir emelleri yok.
* Teröristler; Üye olduğu örgüt tam 22 yıldır binlerce güvenlik görevlisi ve masum sivili katletti.
* Seri katiller; Sadece yedi masum vatandaşı katletti.
* Teröristler; Üye oldukları örgütün yaptığı eylemlerle tam 22 yıl boyunca milyarlarca dolar maddi kayba neden oldular.
* Seri katiller; Yaktıkları araba, kırdıkları birkaç cam, mahkeme ve muhtemel cezaevi masrafları dışında sebep oldukları maddi kayıp yok.
* Teröristler; Amaçlarını gerçekleştirmek için her türlü dış desteğe, finansmana ve yeterli sayıda azmettiriciye sahipler ve bu azmettiricilerin tarihsel hesaplarına hizmet etmektedirler.
* Seri katiller; Hiçbir dış desteğe veya gasp ettikleri yahut çaldıkları dışında bir finansmana sahip değiller ve hiçbir gücün veya devletin tarihi hesapları için çalışmıyorlar.
* Teröristler; Yapılan her terör eylemi veya patlayan her mayından sonra örgüt tarafından “ Bu eylem………..isimli elemanımız tarafından yapılmıştır” gibi bir açıklama yapılmadığı için, tüm örgüt üyeleri doğrudan eylemin sorumlusu olarak kabul edilir. Veya edilmelidir, yoksa edilmiyor mu?
* Seri katiller; Onlar da tıpkı teröristler gibi, işledikleri cinayetlerden sonra “bu cinayetleri biz işledik” türünden bir bildiri yayınlamadılar veya olayların olduğu yerlere imzalarını atmadılar.
* Terörist; Yakalanmadığı için suçunu itiraf etmez ancak kendi isteği ile teslim olur ve yapılan sorguda ”ben bir şey yapmadım” diyerek tüm suçlamaları reddeder.
* Seri katiller; Yaptıkları eylemden hemen sonra yakalandıkları için yapılan sorguda suçlarını itiraf ettiler. Ancak daha sonra adliyeden çıkarılırken onlardan biri de tıpkı teröristler gibi” benim işlenen cinayetlerle bir ilgim yok” dedi.
* Teröristler; Onları ve işledikleri iğrenç cinayetleri savunmak için bir sürü avukat, işbirlikçi medya ve hatta yabancı parlamenter bulunabilmektedir.
* Seri katiller; Onları savunmak için avukat bile bulunamamaktadır, çünkü işledikleri iğrenç cinayetlerin savunulacak bir tarafı yoktur.
* Teröristler; Okullar yakıp köyler yıktılar, mayınlar döşeyip bir sürü masum insanın sakat kalmasına sebep oldular.
* Seri katiller; Hiç okul yakmadılar, köy yakmadılar ve mayın döşemediler.
Bu yaptığımız karşılaştırmaları sayfalar dolusu çoğaltmak mümkün kıymetli okuyucu, bunun için sadece bu açıdan bakmak yeterli. Ben burada o masum ve günahsız insanları katleden canileri aklamaya çalışmıyorum. Adına aydın diyen zavallıların, satılmış kalemlerin aklamaya ve hatta ululamaya çalıştığı eli kanlı teröristlerle arlarında bir fark var mı görün diye uğraşıyorum.
Aralarında bazı minik farklar var ve bu farklara göre bu adamlar yani seri katiller teröristlere göre daha masum. Bu adamları en ağır biçimde cezalandırmanın gerekliliğini anlata anlata bitiremeyen medya, neden üstü kapalı ve adı konmamış bir afla salıverilen eli kanlı teröristler için aynı çığırtkanlığı yapmıyor.
Düşünün bir defa bu katiler cezalandırılıyor da elinde binlerce masumun kanı olan teröristler affediliyor. Askerleri yalan ve düzmece iddialarla çete diye fütursuzca suçlayıp yargılayabiliyorlar ama yıllarca örgüte hizmet etmiş bir teröriste “ben suçsuzum” deyince hemen inanıyorlar. Bu nasıl çelişki kıymetli okuyucu?
Yılmaz Erdoğan’ın amcasının oğlunu gazete manşetlerinde neredeyse davul ve zurnayla karşılamaya kalkanlarla onu ve onun gibileri affedenler bir yanda, Şemdinli olayları yüzünden hala ceza evinde bulunan ama üzerlerine atılı suçlar bir türlü ispatlanamayan Ali Kaya ve Özcan İldeniz bir yanda, yedi masum insanı katleden seri katiller bir başka yanda.
Manzarayı bir de bu açıdan değerlendirince, Yeni Hayat dergisi genel yayın yönetmeni, değerli dostum Hanefi Altaş’ın daima tekrar ettiği bir Türk atasözünü hatırlıyorum
“ GÖÇ GERİYE DÖNÜNCE TOPAL EŞEK BAŞA GEÇERMİŞ” .
Şimdi biz pişman olduk derlerse bunları da affedecek mi acaba Türk adaleti?
Ya da affederse şaşırmalı mıyız?
Ya da affetmeli mi?
Ya da teröristleri neden affediyor?
Ya da Türk askerleri neden hala hapiste?
Ya da göç geriye döndü de bizim haberimiz mi yok?
Ve önümüz 29 Ekim, ruhunuz şad olsun kahraman silah arkadaşlarım, ruhunuz şad olsun.
“VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN”
OKTAY YILDIRIM
27–10–2006
Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder