Blogda Ara

26.08.2008

TÜRKİYE REİSİ CUMHURUNU ARIYOR - Oktay Yıldırım

Kim olacak Reisi Cumhur?

Çankaya köşkü ki aslında bir ordu evidir, kimi ağırlayacak bir yedi yıl daha?

Cevap kolay; elbette ki köşkün “yan gelip yatma” ile dem vurulan asker izlerinden rahatsız olmayacak birini.

İşin zor kısmı da burası işte.

Köşkten rahatsız olmayacak olan adayın hükümetten de rahatsız olmaması gibi bir zorunluluk var.

Bitmedi, aynı zamanda yeni dönemde kuvvetle muhtemel AKEPE-DEYEPE koalisyonundan oluşacak hükümetle şiir gibi uyumlu da olacak, meclisten geçen her yasayı öyle rejim, egemenlik, milli güvenlik falan gibi gerekçelerle veto etmeyecek.

Dahası var; üstelik bu adaydan ciheti askeriye de rahatsız olmayacak, bilakis onaylayacak ki maazallah kriz neyim çıkmasın sonra.

Bu kadar mı?

Tabii ki hayır.

Aynı zamanda kokteyl ve davetlerde elma suyu yerine Fransız şarabı içebilecek.

Sonra, önümüzdeki hükümet döneminde sıkça karşılaşacağımız, karşılaşınca sıkmaktan ağzımızda diş bırakmayacağımız kadar asimetrik bir dolu fikir, öneri ve hükümet oldubittilerine de ön yargılı yaklaşmayacak.

Demokrat yaklaşacak, müzakereci bir tarzı olacak. Simetriye şaşı, asimetriye düz bakması gerekebilecek bazen.

Kamuoyu ve bürokrasi cephesinde geniş kabul görecek.İsmi yıpratılmamış olacak.

Hocam dendiği zaman “efendim çekirge” demese bile, en azından “höst” demeyecek.

Demokrat olacak, tam demokrat hatta en demokrat.

Kamusal alanlarda eş krizi yaratmaması için gerekli giyim kuşam şartlarını haiz olacak.

Öyle bir aday olacak ki mecliste muhalefeti oluşturacağını tahmin ettiğim CHP ve MHP ile de geçmişte iyi ilişkileri olacak, en azından fikri ayrılıkları olmayacak ki, istikbalde kolay eleştirilemesin.

Ciheti askeriye ile geçmişten gelen son derece sağlam bağları da olmalı ki arada çıkabilecek ayrılıkları bertaraf edebilsin.

Sayın başvekil gibi ayak topu oynamış olması gerekmiyor. Kantin subaylığı yapmış olması şartı da yok. Ama Genelkurmay başkanlığı yapmış olmasının bir sakıncası olmaz. Biraz kısa boylu ve hafif kilolu olmasının hiç sakıncası olmaz.

Aklınıza böyle biri geliyor mu?

Şimdi hepsi bir arada olmaz diyeceksiniz belki ama çikolatalı gofret reklâmında oluyor. Hani, iki bisküvi arasına krema filan deniyor ya reklâmda. İşte tam da çikolatalı gofretin arasındaki krema tadında bir aday olacak. Ama bu gofretin bir tarafı pek bisküvi kıvamında değil, daha çok peksimet gibi, sert, dayanıklı, doyurucu, zor zamanlarda (seferde, afette, kıtlıkta, yoklukta, aklınıza gelen her olağanüstü durumda) kullanılmak için son derece gerekli.

Diğer taraf malum, yumuşacık bisküvi hem de Avrupai. Aradaki kremanın kıvamı bu noktada çok önemli işte.

Her neyse, anladın sen onu kıymetli okuyucu.

Hala aklınıza böyle biri gelmedi mi?

Adaylar kimlerdi?

Bülent Arınç?

Uymadı.

Abdülkadir Aksu?

O da uymadı.

Hikmet Çetin?

I, ıh, o da olmaz.

Sabık Genelkurmay başkanımız, demokratlığı ile meşhur, asimetri hoşgörüsünün zihinlerimizdeki müellifi, şiirsel uyumun devlet yönetimine yansıması ve daha birçok sıfatın sahibi, bir asker olarak şüphesiz ki nevi şahsına münhasır Hilmi beyefendi olur mu sizce?

Uyar mı bu tarife?

Cuk oturur gibi geliyor bana. Onun da ötesinde olmazsa olmaz gibi geliyor.

Neden mi?

İktidar ihtirası ile Cumhurbaşkanı olmaya kalkar ise Sayın(!) RTE;

* Kendisinden sonra parti içinde çıkacak olan muhalefeti kimse kontrol edemez ve parti dağılır.

* Bülent Arınç, Abdülkadir Aksu, Abdüllatif Şener ve Abdullah Gül gibi isimler arasında bir ihtilaf çıkma ihtimali son derece yüksek.

* Cumhurbaşkanı olması ile seçimlerden de beklenen oyu alamayacağı muhakkak, hasbelkader AKP dışında bir hükümet olursa ki bu durumda kuvvetle muhtemeldir, kesinlikle yüce divana çıkarmak için mümkün olan her imkânı kullanırlar.

* AKP seçilmezse eğer ABD’nin tüm Ortadoğu planları bir müddet gecikmeye uğrar belki de tamamen değişmek zorunda kalır.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı Sayın(!) R.T Erdoğan Cumhur olmaktan vazgeçecektir.

Bu noktada onun eli güçlenecek, hem muhaliflerine onların iddia ettiği gibi muhteris olmadığını göstermiş olarak oy oranını yükseltecek ve hem de halkın önünde yine mazlum edebiyatı yapmak için bir fırsatı olacaktır ki bunu çok iyi yapıyor.

Muhtemel Hükümetin bir koalisyon olmasının, hem de koalisyonun ortaklarından birinin milliyetçi söylemleri olmasının önemi son derece büyüktür. Bu durumda hiç kimse yapılan hiçbir şeyin müsebbibi olmayacak her iki taraf ta kendi tabanına biz yapmadık diyebilecektir.

Bunun nasıl olacağını anlamak için İdam cezalarının kaldırılması oylamasının daha doğrusu bebek katilini affetme oylamasının müsebbibi olan partiyi hatırlamaya çalışın.

Hangisi affetti?

Üçlü koalisyon vardı ve bu gün her biri biz yapmadık diyebiliyor.

Önümüzdeki dönemin programının milli devlet açısından önemini düşünürseniz, bağlantıyı kurarsınız.

Kuzey Irak! Kıbrıs! Milli eğitimdeki bekletilen kadrolar! 301! YÖK! Petrol yasası ve yani inşa edilen boru hatları! Rejimi bekleyen muhtemel yapısal değişiklikler! Toprak satışları! Vakıflar yasası!

İşte tüm bunlar ve daha birçok sebepten dolayı yine bir koalisyon gereklidir.

Herkesin ya şundadır, ya bunda oynayarak cumhurunu aradığı ve kanımızca; malum medya tarafından dikkatlerin özellikle bazı isimler üzerinde toplandığı şu günlerde, biz de görüşümüzü ve beklediğimiz muhtemel sonucu tarihe not düşmek adına belirtmiş olalım.

Ama şunu da ekleyelim, daha ne aşağıda yer yarıldı, ne yukarıda gök delindi haberiniz olsun.


OKTAY YILDIRIM
26-03-2007

Hiç yorum yok: