Blogda Ara
11.07.2008
KIZILDERİLİ KATLİAMI
Kizilderililer Amerika'nin yerlileridirler. Koloniciler kitaya varmadan çok önce o topraklarda yasamaktaydilar. Onlar Amerika'nin gerçek sahipleriydi. Dogayi ve insanlari seven, art niyet ve kalleslik kavramlarina yabanci olan bu insanlar, mücadelelerini insanlara degil, dogaya karsi vermekteydiler.
Onlar bu kavramlari 1492'de San Salvador'a ayak basan denizcilerden gördüler. Insanlarin insanlarla savasabilecegini, bir insanin diger bir insani öldürebilecegini ve onun malina, canina kast edebilecegini beyaz adamlardan yasayarak ögrendiler.
Oysa Kizilderililer, beyaz adamlari sevgi içinde karsilamislardi. Baska dünyalardan gelen bu insanlara ev sahipliginde kusur yapmamak için güler yüzle bakmislar, kendi yediklerinden fazlasini onlara sunmuslardi.
Beyaz adamlar Amerikan askerlerinin Irak'ta Felluce'ye girdikleri gibi girdiler Kizilderililerin topraklarina.
Sahilde biraktiklari gemilerinden çikarak ellerinde atesli silahlarla Kizilderili kamplarina yöneldiler. Nefes alan, hareket eden her seyi öldürdüler. Kadinlara tecavüz ettiler, Çocuklarin kafataslarini keserek gemilerini biraktiklari sahil bölgelerine kadar isaret direklerine çocuklarin kafatasini yerlestirdiler.
Bir vahset, bir soykirim uyguladilar. Bu soykiriminda milyonlarca Kizilderili yok edildi.
Konu ile ilgili bazi örnekler vermekte yarar görüyorum.
Katliama katilmis bir görgü tanigi anlatiyor:
“Askerlerimiz zorlu bir yürüyüsten sonra tam safak vaktinde oraya vardilar. Kizilderililerin çogu derin uykudaydi. Silahlarini çadirlara sokup onlari kursun yagmuruna tuttular, bundan sonra cesaret edip çadirlarindan çikabilenler pek savasamadilar, savasta sadece bir Ingiliz öldü. Diger Kizilderililer Ingilizlerden yüzerek kaçmak için nehre daldilar ancak çogu suda vurularak öldürüldü. Yaralananlar oracikta boguldu, birçogu da kanolara binerek küreklere asildi. Fakat kürekçiler vuruldu, kanolarin tümü devrildi. Büyük çaglayanlarin yaninda nehrin akintisi çok güçlü ve hizli oldugundan kanolardan düsenlerin çogu nehrin güçlü akintisi ile sürüklenip çaglayanlara tasinarak yüksek kayalari astilar. Buradan asagi yuvarlanarak parçalandilar. Ingilizler daha sonra bazilari nehirde bazilar karaya vurmus olan iki yüzden fazla ceset buldular.”(21)
Bir başka örnek:
“Ates açilmasindan sonra kadinlari ve çocuklari korumak gayesiyle bir araya toplayan savasçilar onlari bir daire içine aldi. Aralarinda kadin bulundugunu görünce bunu disari haber vermek için kostu. Ama askerler onu vurdu. Kadinlar ellerinde vurulmamak için bayrakla disariya gönderildiler ancak askerle kadinlari ve çocuklarin hepsini vurdu. Içeriye girdigimde karni yarilarak çikarilmis çocuk gördüm ancak ben onu yaninda yatiyor sandim ama Yüzbasi Soule bunun gerçegini bana anlatti. Çok sayida ölü ve çocuk gördüm."
Muharebeden kisa bir süre sonra 400 - 500 Kizilderili'yi kafa derileri yüzülmüs bir sekilde gördüm. Kadinlar edep yerleri kesilerek çikartilmisti. Cesetler korkunç bir sekilde dagitilmisti, çok sayida kafatasi parçalanmisti. Kafa derisi yüzülmemis ceset gördügümü sanmiyorum. Bazilarinin da yüzüklerin alabilmek için parmaklari kesilmisti ve kadinlar kadar erkeklerinde edep yerleri kesilmisti. Çatismadan sonraki gün bir hendek içine saklanmis Kizilderililerin arasinda küçük bir çocuk gördüm. Çocuk hâlâ sagdi 3. Alay'dan bir binbasi bir darbede çocugun kafasini patlatti. Yüzükleri almak için parmaklari koparan gümüs küpeleri almak için kulak kesenleri gördüm. Ayni binbasiyi, yüzükleri ve gümüs küpeleri almak için gömülen cesetleri çikartarak bir grup hâlinde bunlari almaya çalisirken gördüm. Öldürülmeden önce kafasi parçalanmis bir kadin gördüm. Cesetlerin çikartilarak, edep yerlerinin kesilerek alindigini duydum ama bizzat kendim görmedim.(22)
Beyaz adamlar bu vahsetini karaya ayak bastiktan sonra hemen hemen her gün yapmayi sürdürdüler. Kristof Kolomb'un askerleri kitaya çiktiktan kisa bir süre sonra vahsi canavarlar gibi Kizilderililere saldirmaya basladilar. O zamanlar yakalanan bir Kizilderili ya öldürülüyor ya köle olarak satilmasi için Avrupa'ya gönderiliyor veya prangaya vurularak oldukça agir islerde çalistiriliyordu.
Kristof Kolomb, Ispanya kralina Eylül 1498'de gönderdigi bir mektubunda aynen söyle diyordu:
“Buradan satilabildigi kadar çok köle gönderebiliriz.”
Nasil ki Afrika'dan siyah derili insanlar sekerpancari tarlalarinda çalistirilmak üzere topraklarindan kopartilip köle olarak Amerika'ya getiriliyorsa Kizilderililer de ayni sekilde kendi topraklarinda bir esir bir köle olarak çalistirilmak isteniyordu.
Kolomb Yeni Dünya'ya varmadan önce dünyada toplam 400 milyon insan yasiyordu. Bu insanlarin beste biri bu kitada yasiyordu. Bugün Amerika'da çok az sayida yerli yasiyor.
Yani 80 milyon Kizilderili'den 70 milyonu ya öldürülmek veya köle olarak satilmak suretiyle Amerika'dan silindi. Avrupalilar bir yandan Amerikali Kizilderilileri köle olarak satmak üzere gemilerle Avrupa'ya tasirlarken bir yandan da Afrikalilari ayni amaçla Amerika'ya tasiyorlardi.
Avrupalilarin Amerika Kitasi'ni kesfetmelerinden sonra milyonlarca yerli Meksikali kasitli olarak açlik ve salgin hastaliklar yoluyla ölüme terk edildi. Bu durum karsisinda Ispanyollar:
“Inançsizlari cezalandirmak için Tanri'nin gönderdigi hastalikla mücadele edilmez.” demislerdi.
Amerika'nin Soykirim Tarihi isimli kitabinda David E. Stannard söyle diyor:
“Kizilderililerin hamal olarak kullanilmasini kinamiyorum. Ancak bir adamin bir domuza ihtiyaci varken 20 tane öldürüyordu. 4 Kizilderiliye ihtiyaç duydugunda bir düzine aliyordu. Metreslerini omuzlarda tasinan hamklar içinde fakir Kizil Derililere tasitan birçok Ispanyol vardi. Bu uygulamalar esnasinda yerlilerin maruz kaldigi kötü muameleler, zararlar, soygunlar, haksizliklar ve büyük kötülüklerin sayilmasi istense bunun sonu gelmez. Çünkü onlar için Kizilderilileri öldürmek, yararsiz hayvanlari öldürmekte birdi. Ancak baska birçoklari gibi Cieazede Leonun anlatmaya çalistigi husus, büyük laflar yerine tek tek olaylara dayanan ayrintilarla daha da anlasilabilir.”
Ispanyol fatihler bu bölgeye girer girmez hiç vakit kaybetmeden Inkalarin yol ve köprülerini, zirai setlerini ve kanallarini yakip yiktilar. Agzina kadar dolu zahire ambarlarini ve ardiyeleri yagmaladilar. Hiç gerekmedigi hâlde binlerce lamayi öldürdüler. Sonraki tarihlerde bir Ispanyol memur;
Askerlerin sadece iligini yemek için binlerce lamayi öldürüp etin kalan kismini israf ettigini” yaziyordu. Baskalari da Ispanyollarin zirai ve hayvansal hayati inanilmaz bir sekilde yok ettiklerini anlatti. Böylece o vadideki ve bölgedeki bütün yiyecekler bitkiler lamnalar ve alpakalar tamamen tükendi.
Henüz 1539'da Pascual de Andagoya bu sözlere sunlari ilave ediyordu: “Kizilderililer tamamen yok olmak üzereler. Bir haç ile tanri askina verilecek yemek dileniyorlar. Askerler sadece don yagindan mum yapmak için bütün lamalari öldürüyorlar. Kizilderililere ekim yapacak hiçbir sey birakmadilar. Büyükbas hayvanlari olmadigindan ve alamadiklarindan dolayi açliktan ölmeye mahkûmlar.”(20)
“Amerika neden bu kadar silaha yatirim yapiyor?” sorusunun cevabini simdi çok daha iyi anliyoruz. Dünya'da silaha yapilan yatirimin çok az bir miktari Afrika'da aç olarak yasayan ve ölüme mahkûm edilen Somalililere ayrilsa insanligin ayibi hâline gelen açliktan ölme tarih olacaktir.
“Onlara neden yardim edilmiyor? Neden Somali'deki çocuklar açliktan ölüyor?” diye kendimize soru yöneltirken, Afrikalilari aç birakan, ölüme terk eden düsüncenin, 70 milyon Kizilderili katlettigini unutuyoruz.
Bati, o çagdaki anlayis ve politikasini bugün de aynen devam ettiriyor.
1523'de Meksika'ya ayak basan Papaz Motolinia, beyaz adamin yaptigi vahset için söyle diyordu:
“Kizilderililerin eger altini yoksa çocuklarini satarlardi. Eger çocuklari da kalmamissa kendi hayatlarini verirlerdi. Bu haraçlari veremediklerinden ötürü Kizilderililer iskence acilari altinda ya da gaddarca zindanlarda öldürülürdü. Zira Ispanyollar onlara hayvani bir vahsilikle muamele ediyor ve onlari hayvandan daha asagi görüyorlardi.”
Kizilderililerin cesetleri köpeklerin önüne yem olarak atiliyor, vücutlarindan yaralara iyi gelebilecek bir yag üretiliyordu. Kizilderili kadinlar sira hâlinde direk ve agaçlara, çocuklari da onlarin ayaklarina asiliyordu.
Amerika Birlesik Devletleri denildigi zaman aklimiza ilk gelen seyler isgal, katliam, zulüm, kan ve gözyasi oluyor. Çünkü Amerika Birlesik Devletleri tarihinde yönetiminde bulunanlar istisnasiz olarak zulümleri, vahsetleri ve katliamlari ile anilmaktadirlar.
Amerika Birlesik Devletleri tarihi demek; bugün için tam anlamiyla soykirimin, sömürgeciligin, zulmün, isgalin, soysuzlugun, iskencenin, katliamin tarihi demektir.
Bugün sahip olduklari güç, teknoloji ve medya sayesinde gözümüzü, aklimizi ve dilimizi baglamaya çalisiyorlar. Yine de dünyanin birçok yerinde muhalif bilim adamlari, düsünen insanlar tepkilerini ve direnislerini cilizda olsa sürdürüyorlar.
Zira bu tarih, eninde sonunda onlar için hezimetle sonuçlanacaktir. Çünkü zulüm üzerine kurulan hiçbir iktidar ilelebet ayakta duramaz. Amerika bir gün yikilacaktir, yikilirken yani sira ülkelerdeki kendi is birlikçilerini de götürecektir. Bizler uzun bir süredir oradan burnumuza kadar gelen çürüme kokularini aliyoruz. ABD'nin içten içe çöktügünü biliyoruz.
Uyusturucu maddelerin, kadin ticaretinin, her türlü ahlaksal çöküntünün, buhranlarin, metrolarda ölümlerin,yozlasmanin ve dejenere olmanin, korkularin, belirsizliklerin, suçlarin, cinayetlerin, yalnizliklarin, tedirginliklerin topraklaridir oralar artik.
Amerika Kitasi'nda yasayan 80 milyon yerlinin 70 milyonunu katledip onlarin topraklari üzerine yerlesen Amerikalilar, dünya kamuoyuna isgal ettigi topraklarin kendi mallari oldugunu utanmadan deklare etmektedir.
Amerika'nin eski baskanlarindan James Monroe, 1823 yilinda, “Amerika Amerikalilarindir” görüsünü ortaya atmis ve bu görüs Amerikalilarin dis politikasi için bir doktrin olarak kabul edilmisti. Bu doktrin Amerikalilarin bir mesajiydi bir bakima.
Doktrinle beraber Amerika, devrimler ve savaslarla çalkalanan Avrupa'ya sirtini döndügünü, gözünün Amerika Kitasi'nda oldugunu ve Avrupalilarin bu kitaya müdahalesini kabul edilmez olarak ilan ediyordu.
Amerikalilar, “Amerika Amerikalilarindir.” demekle dünyayi paylastiklarini deklare ediyorlardi. Avrupa'yi kendi basina birakmislardi her bakimdan:
“Biz sizin kitaniza karismayacagiz, siz de bizim kitamiza karismayacaksiniz.” mesajini veriyorlardi.
Bu mesaj sadece Avrupa'ya degildi tabi. Filistin topraklarini isgal eden Israil'in bu gücü nereden aldigini da görebilmekteyiz. Israil, tipki ABD'nin yerli halkin topraklarini isgal edip yerlesmeleri gibi ayni uygulamayi Filistin'e tasiyor ve suç ortagi ABD'de buna göz yumabiliyor.
Amerika Birlesik Devletleri'nin Ikinci Dünya Savasi'ndan sonra yalnizca Amerika Kitasi ile degil, dünyanin tümü ile ilgilendigini hepimiz biliyoruz. Vietnam, Kamboçya, Kore, Dominik, Domuzlar Körfezi, birinci ve ikinci Irak ve Afganistan vs. savaslar bunun göstergesidir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi'nin çöküsü, Avrupa'daki komünist blogun ortadan kaldirilmasi, Berlin Duvari'nin yikilmasi. Yugoslavya'nin parçalanmasi da bunun göstergelerinden biri. (14)
Kolomb'un ve adamlarinin San Salvador kumsalina adim attigi tarih, yalnizca beyaz adamin bir kitayi kesfinin degil, Amerika'nin ve onun gerçek sahibi Kizilderililerin soykiriminin basladigi tarihtir. Ve bu soykirim dünya tarihinde emperyalist isgalin (klasik sömürgecilik anlayisinin) da ilk vahsi örnegidir.
Kristof Kolomb'un 1492 tarihinde kesfinden hemen sonra baslayan Kizilderilileri imha etme, arazilerini ve dogal varliklarini talan etme süreci, 1886 yilinda son Kizilderili savasçisi Apache Sefi Geronimo'nun teslim olmasiyla son buldu.
Amerika'daki yerlilerin yüzde 93'ü soykirimci Avrupalilar tarafindan imha edildi; uluslari, dilleri, kültürleri yok edildi.
Kolomb'un yine o meshur seyir günlügünde sunlari yazar:
“...Onlara kiliçlarimizi gösterdik. Demir silahlari ilk kez gördükleri belli. Kesmenin ne demek oldugunu bilmediklerinden, bazilari kiliçlarin keskin tarafini tutunca ellerini kestiler… Bu insanlar ne herhangi bir mezhebe baglilar ne de puta tapiyorlar. Kötülügü tanimiyorlar, birbirlerini öldürmeyi bilmiyorlar. Hiç silahlari yok... Kizilderililer son derece sade, dürüst ve eli açik insanlar. Herhangi birinden sahip oldugu herhangi bir sey istenince hemen veriyorlar. Kötülügün ne oldugunu hiç bilmiyorlar, çalmiyorlar, öldürmüyorlar. Komsularini kendileri kadar çok seviyorlar. Dünyada onlar kadar tatli dilli insanlar yoktur. Her zaman gülüyorlar.”
Ama Kizilderililerin yüzlerindeki gülümseme çabuk kayboldu. Çünkü Kolomb defterine söyle yaziyordu:
“Elli adamla bu halkin hepsini boyunduruk altina alabilir ve onlara her istedigimizi yaptirabiliriz.”
Araştırma: Yücel KAYA
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder